Rusya Ukrayna Savaşı

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Bu yazı 07/04/2022 tarihinde yayınlanmıştır.

*SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Mithat Işık

 

24 Şubat 2022 günü Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile başlayan savaş bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen devam etmektedir. NATO, ABD ve AB Rusya’ya yönelik bir askeri harekata sıcak bakmamaktadır. Ancak siyasi ve ekonomik yönden savaşı tırmandırmaya yönelik inisiyatif kullanmaktadırlar. Tarafların nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlara sahip olmaları nedeniyle savaş askerî açıdan orta yoğunlukta ve konvansiyonel şekilde devam etmektedir. Savaşın uzamasında bazı faktörler önemli rol oynamaktadır. Birincisi Rusya harekatı ağır kış koşullarında başlatmış arazinin büyük bir kısmının bataklık ve çamur olması nedeniyle zırhlı ve mekanize birliklerin manevra yapmalarını kısıtlamış ve ilerlemelerini geciktirmiştir. Ayrıca askerlerin dondurucu soğuk ikliminde uzun süre kalmaları moral ve motivasyonlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Hava üstünlüğü Rusya’da olmasına rağmen hatalı planlama nedeni ile birlikte istenilen hızla ilerleyememesinden dolayı bu durum, Ukrayna’ya zaman kazandırarak moral ve motivasyonun artmasını sağlamıştır. Rusya son adımı düşünmeden ilk adımı atarak hata yapmıştır. Bu durum savaşın uzamasına neden olduğu gibi bedelini de arttırmıştır. Bu savaşın Rusya açısından strateji, bilim, sanat ve harp prensipleri bakımından acemice yapıldığını değerlendirmekteyim. Savaşın değişmez dokuz prensibi vardır;

-Hedef Prensibi

-Siklet Merkezi

-Sadelik

-Emniyet

-Manevra

-Baskın

-Kuvvet Tasarrufu

-Taarruz

-Emir Komuta Birliği

Bu prensiplere çoğunlukla bağlı kalınmamış ve siyasete önem verilmiştir. Savaşların planlanmasında komutanlık sanatı hayati önem taşımaktadır. Bu savaşta bunu görememekteyiz. Komutanlar hataları nedeni ile hayatlarını kaybediyorlar ve birliklerinin moral ve motivasyonlarını kaybetmesine neden oldukları gibi Ukrayna ordusunun moral ve motivasyon olarak güçlenmesine, mücadele, azim ve iradenin artmasına neden olmaktadırlar. Savaşların bir doruk noktası vardır. Rusya bu kritik anı planlama hataları nedeni ile yakalayamamıştır. Rusya şu anda hatalarını kısmen anlamış görünmektedir. Savaşı mümkün olan en az zaiyatla kötü hava şartlarının sonuna kadar uzatmaya çalışıyor gibi bir görüntü sergiliyor.

Barış görüşmelerini sürdürüyor, istekleri kabul edilmediği takdirde iyi bir planlama yaparak siyasi ve askeri hedeflerini gerçekleştirebilecek olacak ve yeteneklerini kullanabileceklerdir.  ABD başkanı Biden, Putin’in söylemlerine değil hareketlerine bakarak tedbirler almaya devam edeceğiz, demektedir. Ziya Paşa Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Zelenski, NATO’ya üye olmaktan vazgeçiyorum, Kırım ilhakını ve Donbas bölgesindeki halk cumhuriyetlerinin bağımsızlığının müzakereye hazırım, AB’ye üye olmam engellenmesin, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 8 devlet garantör olsun, açıklamasında bulunmuştur. Zelenski, kurnazca davranıyor ve kendisi ile Neonazilerin iktidarının devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Putin ise Zelenski’yi batının adamı olarak görmektedir. Kendisine yakın bir kadronun yönetime gelmesini istemektedir. Bundan ödün verip vermeyeceğini göreceğiz. Bence bu savaşın kördüğümü burada yatmaktadır. Savaş şu anda ekonomik bir boyut kazanmış durumdadır. Bu durum savaşın bedelini ağırlaştırmaktadır. Bir ayı geçen süre boyunca Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes sağlansa bile savaşın olumsuzluklarının ve uluslararası gerginliğin uzun yıllar süreceğini değerlendiriyorum. Putin ve Zelenski yönetimleri her ikisi de prestij kaybedecekler ve belki de sorgulanacaklar. Zelenski’nin NATO, ABD ve batı ile aşırı ilişkilere girmesi, Rusya ile diyaloğu kesmesi ve inatlaşması Ukrayna halkının perişan olmasına ve Ukrayna’nın yıkımına yol açmıştır.

Türkiye’nin tarafsız politikasını devam ettirmesi ve barışın sağlanması yönündeki çabaları doğrudur. Garantörlük üstlenmesinin tehlike ve risklerinin olacağını düşünmekteyim. Her iki ülke ile de komşuluk ilişkilerimiz vardır. Bu savaş ABD ve NATO safının güçlenmesini sağlamış, aynı etki Şangay Örgütü’ne de yansımıştır. Türkiye’nin jeopolitik değeri artmış, Montrö’nün önemi açığa çıkmıştır. Bu savaş Sovyetler Birliği’nden ayrılarak bağımsızlığını kazanan ve NATO’ya üye olan Doğu Avrupa ülkelerinin silahlanma çabalarını hızlandıracaktır. NATO üyesi ülkeler silah alımlarında ABD silahlarına öncelik verecekler. Dolayısıyla ABD savunma sanayii büyük pazarlar kazanacak ve yine kazanan taraf olacaktır. Örneğin, Finlandiya hemen devreye girerek 60 adet F-35 uçağı alımı için ABD ile anlaşma sağlamıştır.

Rusya, savaşı devam ettirip şehirleri işgal etmeye kalkarsa güçlü bir direnişle, gerilla savaşıyla karşılaşabilir. Şehirlerde yıkılmış her binanın moloz yığınının altından aniden çıkacak 3’er kişilik gerilla grupları Rus askerlerinin zırhlı ve mekanize araçlarının korkulu rüyası olur ve büyük zayiatlar verdirir. Ayrıca Ukrayna ordusuna verilmiş olan Stinger füzeleri, Javelin tanksavar füzeleri uzaktan komutalı bubi tuzakları vs. gibi patlayıcılar Rus ordusuna büyük zayiatlar verdirir. Gerilla savaşında, bir gerilla için 3 asker ayırmak gerektiğini düşündüğümüzde Rusya’nın bölgede kullanması gereken gücün büyüklüğü ortaya çıkacaktır ki bu durum Rusya için ekonomik, siyasi ve askeri yönden büyük bir yük olacaktır. Burada belki de yıllarca devam edecek gerilla savaşı, Rusya için ikinci bir Afganistan olabilir. Bu nedenle;

Bence her iki ülke için doğru olan ortak bir noktada buluşmak ve anlaşmaktır. Anlaşmak hem bölge barışı hem de dünya barışı için son derece önemlidir

Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA